Nike Air Jordan 1’ın hikayesi karmaşık detayarla dolu. Her yıl, Air Jordan 1’ın ünü de artmaya devam ediyor. Sneaker kültürü gelişmeye devam ediyorken, kırmızı, beyaz ve siyah renkleri ile doğan bu multi-milyar’lık dünyaca ünlü bu fenomen’in basketbol’dan moda’ya hatta modern marketing’e bile nasıl etki ettiğine bir bakalım.
1984’de Chicago Bulls NBA Draft’ında Michael Jordan’ı 3. sıradan seçti. Hakeem Olajuwon (Houston Rockets) ve Sam Bowie (Portland Trail Blazers) Jordan’dan önce seçilmişti, başlıca sebep olarak ise o zamanlarda takımlar guard’lardan çok pivotlara öncelik veriyorlardı.
Jordan 1. sıra seçimi olmamasına rağmen Bulls Jordan’ın yeteneklerine güveniyordu ve yedi yıllık, 6 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı -Olajuwon ve Ralph Sampson’dan sonra üçüncü en yüksek çaylak kontratı.
Bulls’la sözleşme pazarlıkları devam ederken, Nike Jordan ile yapacağı anlaşma üzerinde çalışıyordu. Pazarlıklarda önemli rol oynayan birkaç isim olduğu söyleniyor. Olaylar karışık ve kesin değil, ama Sonny Vaccaro’nun dediğine göre, kolej basketbol koçları ile anlaşan bir marketing ajansı, Nike marketing direktörü Rob Strasser’ı Jordan ile ne pahasına olursa olsun kontrat imzalamaya ikna ediyor.
Diğer dahil olanların arasında, Nike tasarımcısı Peter Moore, Air Jordan 1 ayakkabısının ve “Wings“ (Kanatlar) logosunun tasarımcısı (sonradan Jumpan logosunu da tasarladı). O zamanlar’ın sporcu menajerlik firması ProServ’ün başkanı olan Donal Dell ve ProServ bünyesinde çalışan Jordan’ın menajeri David Falk, aynı zamanda Nike ile olan sözleşmeyi de yürütüyordu.
Dell eski bir profesyonel tenisçi ve o zamanlarda tenis oyuncuları basketbol oyuncularına nazaran çok daha iyi pazarlanabiliyordu. ProServ başkanı Dell, Stan Smith ve Arthur Ashe gibi tenis starlarını başarılı bir şekilde pazarladıktan sonra, sıradaki hedefi Jordan’ı aynı şekilde vitrine koymaktı.
Anlaşma süreci hiç kolay değildi. Jordan tarafı sözleşme imzalamak isteyen tüm şirketlerden çok fazla talepte bulunuyordu. Jordan Adidas hayranıydı ve Alman firması ile imzalamak istiyordu. Fakat 1978’de kurucusu Adi Dassler’ın ölmesi ile küçülmeye giden şirket, bu şansı geri tepmek zorunda kaldı.
Converse de işleri karıştırıyordu, North Carolina koçu Dean Smith’in anlaşması sebebiyle kolej yılları boyunca Boston markasını giymişti Jordan. Converse Jordan’ı da diğer yıldız oyuncuları Magic Johnson ve Larry Bird ile birlikte vitrine koymaya hazırdı, fakat ayakkabı olarak hiçbir yenilik sunmuyorlardı.
Jordan, Nike’a hiç ilgi duymuyordu, tabiri caizse Nike sunumuna Beaverton, Oregon’a sürüklenmişti. Ama Nike, Jordan’ı ligin diğer yıldızlarından ayırmak için en büyük ve en cesur planı yapmıştı. Jordan Adidas’ı tercih ediyordu çünkü Nike’a göre ayakları yere daha yakın oluyordu. Nike ise tamamı ile yeni ve Jordan’ın isteklerine göre tasarlanacak bir ayakkabı sundu.
80’lerdeki ayakkabı anlaşmaları şimdikilerin yanından bile geçemezdi. Büyük oyuncuların bu kadar büyük anlaşmalara imza atabilecekleri güç de yoktu, şirketlerin bu kadar büyük anlaşmalar sunabilecek bütçeleri de. Vaccaro, Strasser ve Nike’a Jordan’a 500 bin dolar’lık 5 yllık anlaşma sunmalarını söyledi.
Nike’ın teklifinden sonra Jordan, Converse ve Adidas’a giderek onların bu teklife karşı neler sunacağına bakmak isteedi. Ama ne Adidas ne de Converse, bu teklife yaklaşacak durumda bile değildi.
Jordan, Nike ile anlaşmaya bir adım daha yaklaşınca, Nike kendini güvenli duruma sokmak için sözleşmeye bazı şartlar koydu. Eğer Jordan yılın çaylağı seçilmezse, all-star takımına seçilmezse ve ilk 2 sezon boyunca maç başına 20 sayı ortalaması ile oynamazsa, Nike sözleşmeyi feshet etme şansına sahip olacaktı.
Detaylarda anlaşıldıktan sonra Nike, ilk Jordan’ları tasarlamaya başladı…